Yazar ve Çizerler
Muhtemelen hepinizin bildiği üzere Märchen Crown, Aka Akasaka’nın Oshi no Ko, Kaguya-sama mangakası olarak final verdikten sonra tanıttığı fantastik-romantik-korku kategorili bir manga. Aoi Kujiran’ın kompozisyonunu denetlediği, çizimlerini ise Record of Ragnarok’tan tanıdığımız Azychika yapıyor. Çizimleri güzel, tür olarak ise fantastik, korku ve romantizm ögelerini barındırıyor. Manganın ilerleyen bölümlerde bu türleri nasıl harmanlayıp göstereceği benim de merak ettiğim bir konu. Konuyu uzatmadan, manga hakkında kısaca konuşalım.
Konu Özeti
Hikayemiz, bir krallıkta cadıya verdiği söz yüzünden kuleden çıkamayan Rapunzel’i göstererek başlıyor. Cadı Hanım, Rapunzel’e dış dünyanın tehlikeli olduğunu söylediği için kuleden çıkmadığını anlatıyor. Daha sonra ise ikinci ana karakterimiz olan, maceracı ve eğlenceli Mikel’i görüyoruz. Çiftimizin, Mikel’in kuleye çıkması ile tanışmasının ardından klasik bir hikâye anlatımı tarzıyla devam eden manga, tanıtım bölümü romantik yakınlaşmaları ile bitiyor.
Manga, ilk tanıtım ve 1. bölümü ile birlikte çıkış yapıyor ve asıl olaylar 1. bölümde başlıyor. Tanıtım bölümünün çizimleri ve atmosferi Rapunzel hikayesini anımsatıyor ve neredeyse onunla birebir aynı olduğunu düşündürtüyor. Ancak konu ve evren, 1. bölümde daha detaylı bir şekilde gösteriliyor.
1. Bölüm (Spoiler İçeriyor )
- bölümde, Rapunzel’in Mikel’in köyünü ziyaret etmeyi istemesiyle olaylar değişiyor. Mikel, Rapunzel’e köye gidebilmek için ağaç dallarından zıplamaları gerektiğini, çünkü yerin dikenlerle kaplı olduğunu söylüyor. Hatta bölümün bir kısmında, Cadı Hanım’ın bu dikenlerden nasıl geçtiğini de konuşuyorlar, ancak Cadı Hanım ve kimliği hâlâ gizemini koruyor.
Köye vardıklarında, Mikel’in ailesinin aslında dikenli zombi insanlara (mangada yaratıkların ismi belirtilmiyordu) dönüştüğünü görüyoruz. Rapunzel bu canavarları görünce korkup kaçıyor. İşin tuhaf tarafı ise Mikel’in bu yaratıklardan korkmaması, hatta onları ailesi olarak görmesi. Rapunzel’in köyden kaçmasıyla 1. bölüm sona eriyor.

İlk Bölüm ve Tanıtım Bölümü Nasıldı?
Şahsi görüşüm, manganın güzel bir başlangıç yapmış olması ve sıkmaması. Karakterler hakkındaki gizemler hâlâ çözülmemiş durumda. Hikâyenin gizemli havası, çizimleri ve anlatım tarzı genel olarak başarılı. 1. bölümün ardından manganın atmosferi karanlıklaşıyor ve korku unsurları kendini daha belirgin bir şekilde gösteriyor. Aka Akasaka’nın yazarlığını sevdiğim için manganın güzel yerlere geleceğini düşünüyorum.
İkinci Bölüm (Spoiler İçeriyor)
İkinci bölümle birlikte olaylar daha da karmaşıklaşıyor. Bu bölümde ayrıca kraliyet savaşçılarını da görüyoruz. Daha önceki bölümde korkuyla ormana kaçan Rapunzel’i yeniden görüyoruz. Dikenlerin içinde koşarken yaralandığını ve dikenlerin aniden insana dönüşüp ona saldırdığını da gözlemliyoruz.
Diğer tarafta ise Rapunzel’i arayan Mikel, onu bulamayıp köye dönüyor. Köye vardığında, kraliyet muhafızlarının köydeki diken zombi insanları (not: bunlara bir isim verilse de, ben de onu kullansam) askerler tarafından öldürüldüğünü görüyoruz. Muhafızların komutanı ile kısa bir konuşmadan sonra, Mikel’in normal olmadığını söylüyor ve onu öldürüyor. Burada adamı ortadan ikiye bölmesi, ardından kafasına silahla vurması biraz tuhaf. Ayrıca “Bu başımıza bela açabilir” diyor. Bu konulara pek fazla detay verilmediği için, Mikel ve diken yaratıkları hâlâ gizemini koruyor. Daha sonra Mikel yeniden dirilip askerler ona hücum ediyor. Bölümün kısaca özeti bu şekilde. Şimdi ise biraz da detaylardan bahsedelim
Teori ve Detaylar
İkinci bölümde en çok dikkat çeken şey, Rapunzel’in yaralanmasının ardından kanının bebek diken yaratıklara dönüşmesiydi. Bu sadece Rapunzel’in kanıyla mı oluyor, yoksa genel olarak böyle mi işliyor, kesin olarak bilmiyoruz. Benim fikrime göre, Rapunzel’in kanı bu şekilde dönüşüme sebep oluyorsa, bu onun kaleye hapsedilmesinin nedeni olabilir.

Diğer ilginç gelen şey ise Mikel’in dirilme anında söylenen sözlerdi: “Kendini lanetli olana sun”. Buradaki “lanetli olan” Rapunzel olabilir mi? Aynı zamanda “Lanetli kemiklerini Prenses Flora’ya sun” cümlesi geçiyor. Prenses Flora’nın kim olduğu ve Rapunzel ile nasıl bir ilişkisi olduğu henüz bilmiyoruz. En sonunda ise “Gerçek bir refakatçi ol” deniyor. Burada bahsedilen refakatçi büyük ihtimalle Rapunzel.
Bölümde dikkatimi çeken başka bir detay ise askerlerin, daha önce normal görünüşlü lanetli biriyle karşılaşmadıklarını söylemesi. Ancak Mikel’i öldürmeye çalışan Lord Kreuz’un tavrı ve “Bu başımıza iş açabilir” demesi, onun pek de şaşırmadığını gösteriyor.
Sonuç
Şimdilik çıkan bölümlerle ilgili söyleyebileceğimiz şeyler bunlar. Manganın temposu ve olay akışı şu an gayet iyi ilerliyor. İlerleyen bölümlerde gizemlerin ve sırların nasıl açığa çıkacağı, karakterlerin gelişimi ve hikaye nasıl şekillenecek, bunları merakla bekliyoruz. Gelecek bölümler ile birlikte manganın potansiyeli ve geliceğini daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum